Yangin sektoru derken? Sondurucu mu, dedektor mu, hortum mu?

daha acıklayıcı olursanız yonlendırebılırız.

Yılların kundakçısıyım, sor gardaşım.

www.youtube.com

Orhan pamuk 40yil once mi cikti?

Çok fazla Türkçe okumamakla birlikte aklıma ilk gelen ornek Hasan Ali Toptaş. Bence o ayarda bir yazar.

Romanin modasi gecti. Sonucta 100 yillik bir gecmisi var, azalarak tukendi.

kim demiş çıkmadı diye, İhsan Oktay Anar var bence şu an yaşayan en iyi Türk yazar. Tahsin Yücel de saydığın yazarlar kadar güçlüdür. Ayrıca Orhan Pamuk hakkında yorum yapmasam da adam 20-30 yıldır piyasada zaten.

Esasında son 40 yılda çıkan romancılar var ama dünya genelinde böyle, mesela son 40 yılda bi Dostoyevski de çıkmıyor, iletişim daha farklı bir noktaya kaydı. Bundan 50 sene önce bi şairin yeni bi şiiri bi dergide yayınlandığında yer yerinden oynarmış mesela onun üstüne incelemeler tartışmalar vs olurmuş, o zaman bu işin başka bir yolu yokmuş, şimdi o noktanın çok ötesindeyiz. Fahrenheit 451'in yeni çevrimini izledin mi bilmiyorum, normalde kitapta itfaiyeciler kitapları yakarken filmde harddiskleri parçalıyorlardı, öyle düşün.

@fasulyek 23 yaşında yazarlığa başladı. O da 1975 yılına tekabül ediyor.

orhan pamuk kim kardeş bu adamların yanında? bitti romanın devri.

Cagin degisimiyle alakasi vardir da bu "roman bitti abi" diyen arkadaslar neye dayanarak bunu soyluyorlar anlamadim dogrusu.

Yaşar Kemal de Orhan Pamuk da eski yazarlar değil ki. Gayrt güncel yazarlar. Bunun dışında İhsan Oktay Anar var. Romanın azalarak bittiğini söyleyen de zaten kitap okumayan kesim. Instagram ya da Facebook mu bitirdi roman devrini?

Yazilabilecek her sey bittigi icin roman bitti.

Adana'da cakirdikenliklerin arasindan agaya isyan edip daga cikan bir koylunun hikayesi kimsenin ilgisini cekmez. 1950lerde cekiyordu. Ben de 13 yasinda okuyunca 2 gunde bitirmistim.
Su an o yasta bir cocuk okusa guler gecer.

Ihsan oktay anar gibiler cikarsa devam eder, o da zaten roman yazarindan cok bilim adami felsefeci.

klasik hikaye olayi bitti zaten. Koskoca holivud bile donup donup ayni filmleri cekiyor. Bir kahramanin basina biseyler gelmesinin her kombinasyonu yazildi.

Tanpınar ve Yasar Kemal ile Pamuk’u ayni cümlede gecirmesek lütfen?

@cemallamec: sinema yaygınlaştıkça roman da bitti.

romanın bittiği falan tabii ki yok. edebiyatın tüketiliş biçimi değişti yalnızca. bahsettiğin isimlerde büyük edebiyatçılar oldukları gibi, yazdıkları dönem edebiyatın tüketiliş biçimine de uygun içerik(roman) üretiyorlardı. dijitalleşen dünyayla birlikte edebiyat adına da bir geçiş dönemi yaşıyoruz. misalen artık mektup yazma duygusu üzerine içerik üretemezsin, sahte olur. o yüzden saydığın isimlerin benzerleri de çıkmaz. şimdi ki yeraltı edebiyatçıları bir zaman sonra büyük edebiyatçı olarak lanse olacak ve bu sorunun benzeri gelecekte bir gün, türkiye'de neden hakan günday, emrah serbes gibi yazarlar çıkmıyor olarak birileri tarafından sorulacak. şuan kulağa komik geliyor evet.

Beklemez, herkes kendinden mesuldur. Kimseyle kötü olmak istemiyor, düşman olmak istemiyor, işini görmek istiyor olabilir.

İnsanlardan beklentilerinizi gözden geçirin, naçizane tavsiye.

Ek: Kimseye de yıllarınızı vermeyin.

Kendisini rahatsız etmeyen bir konuda neden tepki koysun hacivit? Hiçbir şey olmamış ki zaten? Boş adam olduğunu düşünebilir, bu onunla iletisimi kesmesi anlamına gelmiyor ki. Bir şekilde karsiligini alıyordur belki.

Asıl senin arkadaşının hayatına, kiminle görüşüp gorusmeyecegine müdahil olmayı istemek abes değil mi?

ben zaten ona tepki koyması bencilce olur dedim. ama ısrarla gözümün içine baka bak bunu yapması rahatsız edici değil mi? adam diyorum deodoranta kadar otlanma niyetinde. oda haklısın ne vericen diyor. sonra dönüp adamı görünce deodorantımı kullan. rahatsız olduğumu bildiği bi konunun üstüne gitmesi normal midir?

İyi de, adam belki de bu sorunu umursamiyor ve seni idare ediyordur tartışmak yerine. Deodorantimi kullanabilirsin dediğinde de seni zerre kadar aklıma getirmiyor olabilir. Sana garezi olmadan yapıyordur belki yani.

"rahatsız olduğumu bildiği bi konunun üstüne gitmesi normal midir?"

olay sizinle alakali degil ki! kendi aralarindaki iliski hocam. siz rahatsiz oluyorsunuz o olmuyormus demek ki. sizinle konusurken de, sizin deger yargilariniza gore size hak vermistir ama ikinizin arasindaki kavgaya dahil olmak istememistir, ki gayet normal. yani o sizden deodorantinizi istemez artik ama kendisi paylasmak konusunda bir sikinti gormuyor demek ki. kendimizi bu kadar onemsemeyelim, 'not everything is about you'. :) rahip'in dedigi gibi, sorarken sizi aklina bile getirmemis olma ihtimali var.

insanlardan beklentilerinizi gozden gecirin+1

Hiçbir şey bekleyemezsin. Hangi sıfatla senin sözüne uymasını istiyorsun? Oda arkadaşınla aranda olan mesele onunla arandadır. O ikisinin ilişkisinden mesul değilsin.

Öncelikle bu arkadan konuşup yüzüne gülmek meselesi değil. Bu arkadaş resmen aranızda kalmış. İkinizin kendinizce haklı olduğunuz problemleri vardır ama yandaş çekmek işyerinde mobbinge doğru gider. Bir de işyeri ortamında kimse kimseye "yıllarını vermemeli".

@siyamkedisizorro

biz diğer arkadaşla aynı iş yerinde değiliz. ama birbirlerini tanıyorlar samimi olmasalarda.

valla bence en guzeli oluyor, si kendisini bir miktar uyarmis da olmussunuz, hala bu tiple takiliyorsa yarin obur gun gelip size aglayacaktir zaten, boyle asalak tipler zaten huy degistirmez. bekleyin, nasil olsa hakli cikacaksiniz, bu bekleme asamasinda da iki insanla da iliskiyi sinirlayin, ancak sizin icin uygun olan zamanlarda durumlarda gorusun. kullnailmayi seven insani biraz da siz kullanin noolur. fakat oncesinde durumu net olarak izah ettiginize emin olun.

aniden bırakılan antidepresan ilaçlardan sonra olabiliyor.

Aynı şeyden mi bahsediyoruz bilmiyorum ama çocukluğumdan beri, çok uzun aralıklarla, genelde boynumun sağ ve ya sol arka üst tarafından bahsettiğiniz türden aşırı şiddetli, anlık bir ağrı yaşıyorum. Bu şey çok anlık ve iki - üç saniye başımı hareket ettiremez hale geliyorum.

Ne olduğundan ben de emin değilim.

bende de beyindeki kılcal damarlarda tıkanıklık çıkmıştı. hatta beynin bir bölümünde kemikleşme görülmüştür diye bir şey söylemişlerdi. ölen kısım kemikleşmiş sanırım.

Aynı ağrı bende de oluyor max 3 saniye sürüyor. Önemsememiştim hiç.

günaydın

Günaydın

Hey jude üstüne birazcık hareketlenelim www.youtube.com

Selamun aleyküm

Serenade üstüne birazcık sakinleşelim www.youtube.com

gunaydın, seninde.

ZBAM! www.youtube.com

www.youtube.com

@rahip

Şerrefsizim aklıma geldiydi, gerçek

@simderun

İlk kez dinliyorum. Teşekkürler.

günaydın.
open.spotify.com

2-3 saat maks

Oyun en fazla 1 saat. Fazlası sarmıyor


Kitap en fazla 1 saat.

Dizi yürür gider 5 saati taş.

Film en fazla 2 saat.

Yarım saat

Bu konuda best olabilirim. Livaneli'nin tuğlamsı Serenad'ını 1 gecede okumuştum, üst üste 7 - 8 bölüm Leyla ile Mecnun izlemiştim, oyun oynarken de vaktin nasıl geçtiğinden haberim olmaz, uyuklayana kadar oynarım. İnternetin saatinin 1 lira olduğu vakitlerde 9 10 lira hesap ödemişliğim var.

Oz'u ve Sopranos'u dışarıdan bir şey / kimse bölmediği sürece izliyordum. Sınırım yoktu o ikisiyle alakalı. (Edit: Buraya Entourage ve Dark ve Utopia da eklenebilir)

Askerden geldiğimden beri kitaba çok odaklanamıyorum ve bu kanayan yaram. Buna karşın, askerde, Tutunamayanlar'ı üç gecede bitirmiştim ve son 370 sayfası bir gecede idi. Yine, Hasan Ali Toptaş'ın Heba'sını iki günde bitirmiştim. Usta birliğindeki ilk ayımda 11 kitap okumuştum. Askerliği özledim galiba.

Bilgisayar oyunu uzun zamandır oynamıyorum ama şimdi Football Manager indirsem başından kalkmadan günlerce oynayabilirim.

Kitap okurken başka düşüncelere dalıyorum. Oyun oynarken ya da dizi izlerken karşımda sürekli bir uyaran olduğu için odağımı kaybetmem daha zor oluyor.

vakit ve iş/güç sorunum yoksa ve takıldığım şey aşırı sardıysa bitene kadar diyelim. Bitmeyecek gibiyse sızana kadar.

max yarım saat ne olursa olsun

Kitap: 1-2 saat, sonra ara verip bir o kadar daha akarım vaktim oluyorsa.

Müzik: Aralarda sigara molaları sayılmazsa 4 saat aralıksız çaldığımız oluyor. Nerdeyse yarısı doğaçlama oluyor uzun girdiğimizde.

Film: Bitene kadar.

Spor: Maç bitene kadar. Sonra bi maç daha, sonra bi tane daha; ne zaman yorgunluktan sahanın ortasında uzanacak duruma geliyorum o zaman bırakıyorum.

Çalışmıyorum, çalışsam o kadar vakit bulabilir miyim bilmiyorum.

eskiden daha iyiydim o konuda. şimdi max 1 saat hadi taş çatlasın 2 saat odaklanabiliyorum.

1 saat şu an maksimum. eskiden 14 15 saat pc başından kalkmadan knight oynardım, nasıl yaptığımı bilmiyorum.

Bir kitaba dalınca bütün gün okumuşluğum var. Arada ihtiyaç molası ve yemek hariç, ki yemekte bile "bitse de geri dönsem" diye düşünmüşümdür.
Genel olarak çok odaklanabilen bir insanım.

Bir günümün tamamını sevdiğim aktiviteyle geçirdiğim çoktur sevdiğim şeylerden sıkılmam

Sevdigim bir şey mi emin değilim ama işe çok iyi odaklanirim, masaya bir oturdum mu işe odaklandimsa öğlen nasıl geliyor anlamam, geleni gideni görmez gözüm. Genelde gelen mesajları da gormem bu zaman içinde.

günde 18 saat dizi izleyebiliyorum. ajdjdjdka binge'in boku çıkıyor bazen.

sızana kadar +1

araç tamiratı işleriyle sızana kadar durmadan 2 gün uğraşmışlığım var, sınırı yok elden ayaktan düşene kadar

sevmiyoruz da gitmeme gibi bir şansımız yok. 20'li yaşlarda biz de yapardık da şimdi yemez.

İşimi sevmiyorum. Her sabah gitmek istemiyorum ama her sabah gidiyorum çünkü gitmeme gibi bir şans yok +1.

Neyse on çayına az kaldı :)

sabah uyuyakalmışım ama kalkıp hızlıca giyinip işe geldim. çünkü şirketimi ve işimi seviyorum. berbat bi histir işi sevememek. acilen o işten kurtulmalısın.

"Sevmiyoruz da gitmeme gibi bir şansımız yok" düşüncesini anlamıyorum.
Sevmiyorsan o işi neden yapıyorsun? Sevmiyorsan o işe güvenip neden yüksek borç yaptın? O işe güvenip neden aile kurdun?

Biz 30 yaşında keyfimizden mi bekar duruyoruz ?

isimi seviyorum ama istemedigim zaman gitmiyorum

@kanlakarisikyagmu o kadar çıkarımı nasıl yaptın ya hayret!

Isimi seviyorum, istedigimde biraz gec gidiyorum filan iyi oluyo.

@kanlakarisik yagmur, işi bıraktığın zaman yeni iş bulabileceğinin garantisi yok, hele ülkedeki şu güvensizlik ortamında. Her şeye zam geliyor. Ev sahibine, "Ya ben işi sevmiyordum, çıktım. Şimdi de iş bulamıyorum, idare ediver, sonuçta sevmediğim bir işte çalışamazdım değil mi?" diyemiyorsun.

Bu mecburiyet için evli olman, çocuğunun olması, borcunun olması gerekmiyor.

İşe gitmediğim zaman o bir günlük yatışın yanıma kar kalmadığı bir işte çalışıyorum.O işi bugün değilse yarın gene ben yapacağım o yüzden bu duyguya bürünemiyorum hiç bir zaman

@rahip janick

O halde ülkenin durumunu ve ev kiranı düşünüp çalıştığın süre içinde kötü günler için kıyıya para atacaksın. Yeni iş bulana kadar o para seni edecek, iş bulma süren tahmini 1 yıl ise kenara o kadar para koyacaksın.

Her sabah sevmediğin bir ortama ve sevmediğim bir işe gitmenin savunulacak hiç bir yanı yok.

daha bu sabah istemeye istemeye gittik. hatta içimden umarım bir an önce hafta sonu olur demiştim.

kotalı internet gelecek. turknette kota veya akn yok. şu an için en mantıklı seçenek o gözüküyor.

Kablonet nasıl?

@sutlu nescafe, var olan kontratlar ne olacak peki? Atiyorum 150GB AKN'm var. Onu 150GB kotali yapacaklar halleri yok herhalde?

@sen de başını alıp gitme ne olur, AKN'nin adı değişip kota oluyor.

www.donanimhaber.com

Yemin ederim en sonunda dağa ormana yerleşip kurtulacağım bu çileden.

Hangi operatörü seçmek lazım, tavsiyesi olan var mı peki?

ben kablonetteyim hala. onlardan bir ses seda yok.
@sen de başını alıp gitme ne olur
turk telekom aynen öyle yapacakmış. 150gb kota yapacak. bittikten sonra da ekstra paket tanımlayıp hızı azaltacaklarmış. ücret almadan. saçma sapan işler yani.

@rahip janick, hiçbiri tavsiye edilecek kadar kaliteli değil. ADSL altyapısı, turknet'in çok küçük bir kısmı hariç, TT tarafından sağlanıyor. ADSL şans işi. Fiberde işler daha net. Superonline ve Kablonet bu işin en büyükleri. Ancak sorunsuz mu, değil. Kablonet'te durup dururken kesintiler çok yaşanıyor.

Türkiye'de internet sorununun çözümü ya hiç kullanmamak ya da alıp başını gitmek. :)

Türk telekomda "kotaya dönüşecek" derken, para kitlemeyecekler galiba sadece "ücretsiz ek paket" sunacaklar düşük hızdan. Para almadıkları için buna bile şükredeceğiz herhalde.

AKK kalkacak full hız olacak derken gece 2-8 muhabbetini kaldırırlarsa kötü bile olacak bizim için.

Halbuki 2 yıl da süreleri vardı altyapı iyileştirmek için. Kimse bir şeyi geliştirmek istemiyor. Rezalet.

janick, kablonet eğer orada sorunsuzsa ona bakabilirsin. 6 yıl önce kullanıyordum memnundum, son fiyatlarını bilmiyorum tabii. Ama günlük turbo paket vs. 5 lira verip deli gibi hızlandırma seçenekleri gelmiş onlar süper. Ayrıca kablonet ayrı hat işte, vodafone vb.'nden alacağın adsl hizmeti yine türk telekom altyapısını kullanacak.

@nhk ni youkosu, kablonet altyapısı yokmuş. Vodafone'a kaldık.

Özür dileyerek kaynak yapıyorum. Akk kalktıktan sonra üstteki bazı arkadaşların dediğine göre getirilen kota sistemiyle kotayı aşınca ücret ödemeyeceğiz. Doğru mu anladım?

Yani hani şu 4 gb kotayı geçince fatura şoku yaşadığımız mağara devrine dönmeyeceğiz değil mi? Ya da ta o zamana gitmeye gerek yok, şu anki mobil internete benzer bir hâle getirirler mi? Kotayı aşınca faturanın coşması, ek paket alma falan?

@İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
turk telekomun dediğine göre kota aşınca ücretsiz ek paket tanımlanacak.

@ sutlu nescafe Türk Telekom diyince insanın güvenesi gelmiyor. Bakalım gerçekten öyle mi olacak?

Ayrıca adamlardaki " O hız düşecek. " inadı da takdir edilmeli.

B sınıfı film ne ola o.o

@farabi, düşük bütçeli, kötü senaryolu, kötü efektli vs. vs. film. Düşük bütçe hepsinin sebebi oluyor zaten. B Sınıfı değil de, B Film imiş bu arada, düzelteyim.

edit: bir gece kanal d'de izlediğim filmden örnek vereyim, filmin adı "sharknado" gökyüzünden köpek balıkları yağıyordu. Öyle filmler işte.

www.youtube.com

edit 2: kıh kıh kıh: www.youtube.com

Sandman'di kendisi

Çocuklar çiçektir. Ne güzel filmdi ya

The Stoning of Soraya M.

Codayi-i Nadir ez Simin

edit: "The Fall" filmi de eklenebilir sanki ya.

piano piano bacaksız

before the rain

Karpuz kabugundan gemiler yapmak

Çeseryo duyuru açmış sandım akakakaka.

Bence esas sorun çocukların ellerine tablet, telefon veren kimselerde. Çocuk onları izlese belki ne söylediklerini anlamaz bile ama illa ki bilinçaltından sızanlar olur. 13+ sınırı koyulmalı öyle kimselerin videolarına. Nasıl olacaksa artık.

"çocuklarınızı karar verme mekanizmasına sahip birer birey olarak yetiştirin, etrafında kim nasıl davranıyorsa davransın bundan etkilenmeyeceklerdir."
buna sonuna kadar karsi cikiyor kesinlikle katilmiyorum.
Bu onermenin tumuyle yanlis oldugunu kanitlayacak ornekten gecilmiyor toplumda. Tum dunyada boyle. Kontrolu birakirsan cocuk allaha emanet, ortaya ne cikacagi resmen sayisal loto.


Adi gecen vatandaslari renk falan degil direkt virus olarak goruyorum. Bir cocugun Enes batur kericam falan izlemesinin isid infaz videolari izlemesinden daha az zarari yok. Fazlasi var ekesigi yok. Kalici salaklik cok ciddi bir hastalik ve cocugu bundan uzak tutmak lazim. Isid infazlarinin etkisini atlatir, bunlar cok daha tehlikeli.

ben bu soruya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum; bu arkadaşları yasaklamaya başlarsak, sınırı nereye çizeceğiz? zararlı olmayanları kim belirleyecek örneğin? yarın bir gün, cenk-erdem'in de aynı sebeple yasaklanmayacağının garantisi var mıdır?

bence bu soruya "YASAKLAYALIM" cevabı verecek arkadaşlar, hangilerini yasaklayacağımıza dair net ölçütlerle gelmeliler.

Bence burada göremediğimiz şey net bir şekilde ifade özgürlüğün kısıtlanması ideoloji tam olarak böyle işler. Kerimcan danla enes her kimse onların özgürlük haklarına mudahaledir tüm bunlar.öteki sorunlar sonra gelir.( Çocuklarımızın zihin sağlığı, ahlak vs)

zipf+1
bu tipler var diye insanlar salak olmuyor, insanlar salak oldukları için bu tipler popüler oluyor. her ülkede salaklar var, bunlar da zaten amerikadaki örneklerinden kopya çekiyorlar, o örnekler de en az bunlar kadar işe yaramaz.

dünyada her zaman salaklar olacak ve onlara hitap eden ürünler, ünlüler, hizmetler de olacak; olmalı zaten. burada asıl sorun siz salak olmayı mı seçeceksiniz, çocuğunuzu salak olarak mı yetiştireceksiniz, ona karar vermek.

Ben olaya daha da farklı bir açıdan yaklaşayım. Çocuğun icinde kerimcan gibi olmak yoksa, istesen de çocuğu onun gibi yapamazsın. Sag elini kullanan çocuğa, sol elini kullandirtmaya çalışmak gibidir. Icinde yoksa olmaz. Peki ya cocugun icinde kerimcan gibi olmak varsa? Belki de çocuk kendini daha erken bulacak kerimcan sayesinde. Bir arkadaşımin babasi çocuklarıyla, eşiyle pek ilgilenmeyen. Sık sık evden çıkıp kendi başına takılan biriydi. Sonunda adamın escinsel olduğu kötü bir şekilde ortaya çıktı. Bütün aile mahfoldu. Kendisi, eşi ve üç çocuğu bunalimda. Küçük bir ilcede oldukları icin insan icine cikamayacak durumdalar. Bu adamin kerimcanligini erken kesfetmesine ve yaşamasına izin verilseydi de bunca kişinin hayatı mahfolmasaydi daha iyi değil miydi?

Toplu tasima aracinin soforunu belediye sikayet ediyorsun, ceza almasi gerektinige nasil karar veriyorlar?
Ulkelerde TV yayinlarini kontrol eden kurumlar var, bazi seyleri yasakliyorlar, nasil karar verip nasil degendiriyorlar?
Bu ornekler sonsuza dogru gider. Oluyor yani karar vermek ve sinir cizmek imkansiz degil. Ens batur bu sinirin otesinde veya gerisinde kalir, konu bu degil. Yuzyillardir yargi kurumlari var dunyada mesela. Sinir ciziyorlar.
Ya da sinir cizemeyiz o yuzden salalim gitsin zararli ya da zararsiz?

Ifade ozgurlugunun kisitlanmasi baska bir sey bu arada. Ornegin motosikler videolari ceken bir yutubcunun videolarda trafikte tek tekerde motosiklet surdugu vidolar sebebiyle ceza yazmak ya da videolarini yasaklamak ifade ozgurlugunu kisitlamak olmuyor. Bir ornek bu.
Ama bastan da dedigim gibi, asil mesele cocugun kontrolu ve icinde yetistirdigi cevre. Onu bunu yasaklamak isi cozmez ve garantilemez.

Kafamı toplayabilsem daha uzun yazacaktım ama gafam yanıyo anne.

Kimsenin, kimsenin çocuğunu eğitmek gibi bir yükümlülüğü yoktur deyip kaçıyorum.

Not: Bruce ne derse +1.

@herhalt +1

tvde sigarayı sansürlemek gibi bişey. saçma.

@stavro ben sana katılmıyorum dostum ya. karar verme mekanizmasını sağlıklı bir şekilde geliştirene kadar sorumluluk ailenin. yani eline tablet vermemek mi olur çözüm, yoksa ebeveyn filtresi mi bilmiyorum ama belli bir yaşa geldikten sonra çevresinde gördüklerinden olumsuz yönde etkilenmeyeceği şekilde yetiştirmesi gerekir.

yoksa ömür boyu her şeyden etkilenip düşünceleri değişecek bireyler yaratıp topluma salarsak nasıl nesiller yetişecek ki?

he bu adamların sansürlenmesi veya ceza almasının kime ne faydası olacak? karar verme mekanizması sağlıklı çalışmayan bireylere, olumsuz etkilenmemeleri için.

bu durumda ; gelişimini bir şekilde düzgün tamamlayamamış bireyler yüzünden bu veya bunlar gibi karakterlerin düşüncelerini sansürlemek bence tamamen yanlış. evet bence de bu ifade özgürlüğüdür.

koyarsın +13'ü veya ne haltsa onu. ebeveyn filtreni çalışır vaziyette tutarsın elinden geldiğince engellersin.

yani bence çözüm engellemek değil, çözüm doğruyu yanlışı ayırt edebilen nesiller yetiştirebilmek.

Oyle ya da boyle is cocugun yetistirilme sekline dayaniyor zaten en nihayetinde.
He bana gore buna benzer yutubcular virus ama bu virusleri yasaklamaya gerek var mi konusu tartisilabilir evet.

İfade ozgurlugu konusuna gelince bir yere kadar tamam ama mutlak ifade ozgurlugu taraftari degilim zaten. Bu ayri ve daha derin bir konu zaten, bunun ince cizgisini konusu biraz uzun ve konu disi kaliyor. Bununla ilgili yukarida ornek verdim nasil dusundugume istinaden.

Ama cocuga dogruyu yanlisi, iyiyi kotuyu, ahmakligi akilligi ayirt edebilecek kabiliyeti kazandirabilmek icin uzun donemli tutartli bir calisma ve çocuğun da belli bir yasa gelmesi gerekir. Bu zamana kadar cocugun cevresi ve çevresiyle etkileşimi bir nebze kontrol altinda tutulmali. Cocuk konusmaya, duydugunu anlamaya baslar baslamaz doğruyu yanlışı ayirt etmryi ogretemezsin.
He bu kontrole devlet otoritesinin destegi gerekli veya gereksiz, her halukarda cok buyuk oranda aile icinde kurulacak bir mekanizma bu. Otorite bu iceriklere mudahsle etse de etmese de iplerin ucu ve sorumluluk ailede.

Cocuga secim yapmayi ogretelim, mekanizmayi kuralim ve cocuk iyi kotuyu kendi secip devam etsin biz elek gorevini ustlenmeyelim stratejisi teoride oldugu kadar guzel islemeyek kisaca anlatmak istedigim.
Boyle olsaydi zaten reklamlar da insanlar üzerinde hicbir ise yaramazdi. Insan cevresijdeki bircok faktorden etkikenir, ozellikle de kucuk yaşta.

Son olarak engellemenin tek basina bu isi cozebilecegi fikrini zaten savunmuyorum. Cocugun alisveris yaptigi marketin kasiyerinden okuldaki sinif arkadasina, oturdugu cafede calan muzige kadar engellemek gerekebilirdi boyle cozecek olsak.
Bu is hem ogretme hem de kontrol mekanizmasiyla orta yolu bulma isi ve riski tamamen yok etmenin de yolu yok.

Bu arada bu mahkeden de adi gecen sahislara bir sey cikmayacagini dusunuyorum. Ortaya konabilecek somut bir suc yoj bana gore.
+13 koymak da is degil bana sorarsaniz. Adam kufur, siddet vs icerikli seyler sunmadikcs hangi gerekceyle +13 diyeceksin ki? Bir de tv yayini yapmiyorlar zaten, yayin yaptıkları platform uluslararası bir internet paltformu. Dolayisiyla o is yutuba kaliyor, firmanin boyle bir hizmet sunmayi kabul etmesi lazim bir sefer.
Enes batur'un kusuru mallik. Videolari mal ve izleyenler mal.
Mal olmak yasak diyip +13 mu koyacağız?

Cocugun cevresi ve etkilesimini kontrol isini otoriteye yuklemeye kalkarsak zaten is sarpa sarar, ben bu isin aile ölçeğine olmasi gerekligini savunuyorum daha ziyade. Dogruyu yanlisi ayırt etmeyi ogretrbilme imkanlari sinirli, tek basima yeterli degil bu strateji.

"Ne çok gülmüşümdür keskin pençeleri olmadığı için kendini iyi zanneden zayıflara."

F. Nietzsche

"Bunların ne mal olduğunu anlamak için ellerine güç vereceksin."

Sarmaşık filminden. İslamcıları kastediyor.

BAllı varmış bi' tane o olabilir belki.

JB ve Red Label sek içim için üretilmiş viskiler değil, karışım amaçlılar daha çok o nedenle sek içmek zor olabilir. İrlanda viskileri nispeten daha yumuşak ve meyvemsidir Jameson veya Tullamore Dew deneyebilirsin. Bourbon (Amerikan viskisi) de daha tatlı ve vanilya/karamel notaları içerdğinden daha rahat olabilir. Jim Beam/Jim Beam Black önerebilirim. Gentlemen Jack'i hiç içmedim ama içiminin çok rahat olduğunu duymuştum ancak o biraz tuzlu gelebilir normalde viski içmeyen birine. Ballı viskileri deneyebilirsin ama onlara da pek viski denemez bence (Jack Daniels Tenessy Honey ya da Jim Beam Honey). Bunların dışında Dimple ya da Johnnie Walker Black Label da önerebilirim.

(bkz: aberlour)

bu biraz alışma meselesidir. benim de yüzüm ekşiyordu başlarda şimdi mis gibi. gentleman jack varsa onu dene.

single malt viskileri araştırın, bölgelere göre bakınca mutlaka damat zevkinize uygun olanını bulacaksınız.

Kimin surati olduguna gore degisir tabi. :)
Jameson, Glenlivet diyeyim ben de.

woodford reserve, bullet rye whiskey bilene sordum, boyle dedi. buyuk migroslarda veya en kotu ihtimalle macrocenter da bulabilirsin dedi.

Öyle bir dünya yoktur. Burada benden daha sağlam viskici yoktur inan bana.

ben de jameson diyorum. şişeden kafaya dikilip içilesi oyşş

Bourbon veya irish

kaliteli viskiden anlamam ama piyasadaki jb, red label, black label, blue label, jack daniels, ballentines, vat 69 ve adını hatırlamadığım pahalı/3. sınıf viskileri denedim.

Aralarında en tatlı içimi olan açık ara chivas regal'di. Viski gurmelerinin daha iyi önerileri olacaktır ama piyasadaki en kolay içimi olan cr.

jack daniels'ın ballısını önermişler ama viski değil o, likör. Azıcık viski tadı var sadece.

hocam
sek icmenin sırrı
boz buzlu icmek

kaliteli single malt viski daha yumuşak olacak diye bir kaide yok, hatta türüne göre daha bile ağır ve kokulu olabilir. viski seven ve içmeye alışanlar için single maltlar yumuşak ya da içimi kolay gelebilir ama normal viskiden nefret eden birinin bin liralık single malt sevmesi pek mümkün değil, en azından aradaki fark akla kara gibi olmaz. o yüzden beklentini düşür ve içtiğin şeyin tadını kavramaya çalış, kendini yüz buruşturmaya değil de anlamaya odakla, yuttuktan sonra ağzında kalan tadın yediğin başka nelere benzediğini anlamaya çalış. alkol bu, tabii ki surat ekşitecek ama viskide de ararsan bulunacak tatlar var.

öte yandan, olmuyorsa zorlamanın da alemi yok. ben bu kadar konuştum ama tadını özellikle sevdiğim ya da aradığım için içtiğim bir alkol yok cardinal melon haricinde; zaten tadı güzel diyebileceğim tek alkollü içki de o zaten.

Jameson. İçemedim dersen gel buradayım.

Proper twelve

Bruce +1

ayrıca (bkz: seks işçiliğinde surat ekşitmeyecek kişi)

@king yok ya, bu viskinin hastalari viskiye asla buz koymuyorlar, seyreltmesin tadini bozmasin diye, sirf bunun icin buz seklinde taslar var onlari da buzlukda sogutup viskinin icine atiyorlar. bir damla suya bile tahammulleri yok.

bir de viskinin kulturel koken oldugu yerlerde cok farkli anlamlari var bir cesit hayat kaynagi falan gibi goruluyor.
tabi burada 200 yil falan oncesinden bahsediyorum, belki daha eski...
misal eski zamanlarda su kaynagi temiz mi kirli mi belli degil, fakat alkolde mikrop uremedigi icin resmen tehlikesiz icecek olarak goruluyor, yine eski zamanlarda bir yerin mi agiyor, hop viski ile uyustuyuorsun kendini, yaran mi var, hop viski ile temizliyorsun yarayi, cunku alkol orani yuksek resmen yara temizleyici gibi.
yani eski zamanlarda diyelim ki biri seni vurdu, kursunu cikarmalari lazim, biraz yaraya viski dokuyorlar, biraz kursunu ciakracak alete dokuyorlar, biraz da sana iciriyorlar, hayatini kurtariyor.

bence icilen seye olan duygusal kulturel baglilik da onemli, viski ile burbon arasindaki farki okuyarak baslayabilirsin. bunlarin arkasi hep tarih dersi resmen, sampanya ile prosecco arasindaki fark gibi birsey. bizim kulturumuzde de biraz var. rakiyi raki kulturunden ayirabilir misin? cinayet olur.

Kiralama firmasini ara.

Öncelikle geçmiş olsun.

Maddi hasarlı kazaysa, yaralanma yoksa ve iki tarafın evrakları tamamsa polise gerek yoktu. Gelince de polis aranızda tutanak tutun diyecektir.

Araç yürür durumdaysa, hasar sadece kozmetikse, kiralık süresi bitince teslim edersin. Akabinde firma sana faturasını gönderir tamir masrafına ilişkin.

kiraladığınız şirketin yardım hattını arayın. onlar yönlendirecek sizi.
tutanakla beraber başvuracaksınız, kaza sigortası falan oluyor kiralama bedeline dahil merak etmeyin.

kiralama firmasının eksperleri olayı inceleyip size dönüş yaparlar.

Firmayı aradım polis çağırın dedi yada anlaşın dedi

Bende polis çağırdım

Nasıl anlaşmam var tutanak tutmam kazım acaba?

Ön tampon düşmek üzere

Nasıl anlaşmam gerek daha önce hiç tutanak tutmadım

hocam polis beklemeyin boşa. siz bolca ve geniş açılardan resim çekin. tutanak varsa tutanak tutun yoksa yakında bir kırtasiye varsa oradan alıverin.

Firmanın anlaşma dediği karşı tarafla anlaşma. Ön tampon bantla falan durmayacak gibiyse eğer çekici çağırın aracı çektirin.

Sakin ol abi. Geçmiş olsun. Polise gerek yoktu, ama çağırmışsın boşver. Gelince anlaşın ya aranızda işte der ise eğer. Kaza tutanağı formunu doldurmanız lazım.

Kim suçlu öncelikle ? Buna göre yönlendirelim.

kiralık araç ise mutlaka polis tutanağı istiyorlar.
sakın atlama o mevzuyu. kiralama firması doğru yönlendirmiş. kaza tutanakları ve polis tutanaklarını firmaya göndereceksiniz. eğer sigortanız karşılıyorsa sorun yok. yok karşılamıyorsa size rücu ederler muhtemelen kaza bedelini.

karşı tarafın ruhsat, ehliyet, sigorta bilgilerini almayı unutmayın bir de.

Yarım saat oldu polis gelmedi trafik polisi nasip araniyor, 155i aradım yönlendireceğiz sesi ama galen dahi gelmedi

Suç bende kavşağa hızlı girdim arka sağ tekerine çarptım afamın

polisi beklerken gerekli videolari fotolari cektiysen, diger aractada sende de tutanak ornegi yoksa, ruhsah fotokopisi falan cektirin, ayni yerde tutank bulursaniz alin doldurun, polis gelince hazir olursa hersey daha hizli halledersiniz, tamponu yerinde tutmak icin ne yapilabilir aklima birsey gelmedi fakat tampon boyle yerinden oynadiysa, baska hasar var mi diye kaputu kaldirip, asagidan falan da cek, misal icerideki bar bukuldu mu saglam mi vs diye.

cok cok gecmis olsun, nazar cikmis.

Polis sart polisi atlama

Her ikimizde mi tutanak tutmAlıyız ? Ben de vardı onu doldurduk

Bir de aracı kenara çektik fotoğraf sıkıntı okur mu bu şekilde

Araç yeşil kart nedir arkadaşlar tutamakta var

Bir de sürücü görüşleri alanına ne yazmalı

Polis halen Dahi gelmedi karşı taraf gidicem diyor ne yapmalı? Polis tutamağının alamadı

ikinizinde tutanak tutmaniz lazim. kirtasiyelerde tutanaklar oluyor sanirim. eger fotokopi degilse karbon kopyali olur. bir kere yazarsin altina kopyasi da cikar. ikiniz de kazayi kendi gorus aciniza gore yazacaksaniz(ayni sekilde yazmaniza gerek yok). imzalayip, karsi tarafin ehliyet,ruhsat, sigorta bilgilerinin kopyalarini alip ayrilacaksiniz. maddi hasarli kazalarda polise gerek yok. karsi tarafa para falan vermeyin bir de. kiralama sirketi size faturayi sonradan gonderir.

Yeşil kartın sizinle bir ilgisi yok. O yurt dışından gelen araçlar için geçerli bir şey.

Polis geldi ama çift taraflı kaza olduğu için tutanak tutmadı. Sadece tek taraflı kazalarda polis tutanak tutuyormuş. Kiralama şirketi yanlış Bilgi vermiş.

Teşekkürler herkese bu arada yardımları için

Ben de 40a yakın suriyeliyi reddettim. Sıkıntı yok. Mantığının sesini dinle.

Sıkıntı yok, içine sinmediyse boşver.

Kendi evin. İstediğine verirsin istediğine vermezsin. Sende ev var, onlarda para. Paralarını verip başka yer tutabilirler. İlla senin evinde kalmaları gerekmiyor. Yani sonuçta adamları tutup sokağa atmamışsın.

Vermemek için tek sebebin Iraklı olmalarıysa ırkçılık yapmışsın ama. Sanırım duymak istediğin bu. Irkçısın, evet.

iyi yapmışsın

Kefil isteyebilirsin, zamanında beni arayan ama gözüm tutmayan bir çok kişiden kefil istedim itiraz etmeden biz arayacağız dediler.

Net ırkçılık.

Adamı tanıyor muydun? Adamla alakalı bilgin var mıydı? Kötü referans? Vicdan azabı çektiğine göre yoktu. Verip vermemek yine senin inisiyatifinde elbette ama sırf Iraklı diye evi vermemek, ırkçılıktır.

Iraklılar'ın %99.8'ini kötü niyetli, hırsız, düzgün olmayan kişi addetmek de ırkçılık.

FFazla kâr etme pahasına araplara hayatta vermem, ülkenin çocuklarımızın geleceği benim paramdan daha değerli..kalıcı olmamaları için en iyisini yapmışşsın

hayır abartmıyorsun, yabancı uyrukluya hiç bir şey yapamıyorsun. elektrik suyu bile ev sahibi ödüyor borç bırakınca, hukuk işlemiyor her şey onların yararına düzenlenmiş durumda. şöyle bir şey yapılabilirsin kontratı elektrik suyu kefil bir türk bulacaklar o türk kendi kiralamış gibi göstericek. ekstran bir kefil daha al ve noterden yap kira sözleşmesini.

sonradan sen üzülürsün arabın çirkefliği çekilmez. hayatta da çıkaramazsın çok felaket çıngar çıkarırlar. bu ülke artık vahşi batı gibi bir yer oldu. hümanizmin falan anlamı yok. herkes kendi bacağından asılacak, kendi göbeğini kendi kesecek. yarın bir şey olsa göçmenlere polis bile doğru düzgün müdahale etmiyor. kendi güvenliğini ve çıkarını ancak sen düşüneceksin. doğru olanı yapmışsın. gözünün tutmadığı türk vs de olsa evini verme ırkçılıkla alakası yok. malını mülkünü can güvenliğini korumakla alakası var.

parkeleri söküp sobada yakan kiracı gördü bu gözler.
vicdan yapmaya gerek yok.

bu devirde kendini güvene almak istemen doğal ama işini sorup ona göre karar verebilirdin. koç üni de hoca olan bir suriyeli tanıyorum mesela. nereli olduğundan çok işine göre değerlendirebilirsin.

kola-kahve-çay-sigara-çok yağlı-çok tatlı-çok fazla-çok geç saatte-uyumadan hemen önce

bunlara dikkat.

ve bana kalırsa sabahları aç karnına bir tane lansor almak mide yanmasına çok iyi geliyor. gaviscon çok kısa süreli bir çözüm.

herkes farkli ama bana kestane muhtemelen iyi gelirdi eger midem yaniyor olsaydi, ama en cok ise yarayanlar, sut yogurt gaviscon.

Asitli şeyler yeme/içme (domates, portakal, mandalina vs. Dahil) baharatlı da yeme. Acı kesinlikle yeme.

süt-yoğurt uzak dur bunlar ani rahatlama sağlasalarda kısa bir süre sonra daha kuvvetli asit salgısına neden oluyorlar.

Sabahın sekizinden beri diş etim şiş ve ağrıyor. Sabah olmasını bekliyorum. Her şey çok kötü, her yer çok iğrenç.

Üzecekler seni. Ama pes etmeyeceksin. Her duyurudan sonra dizlerin kanaya kanaya tekrar yola koyulacaksın.

Biz burada yabancıları hiç sevmeyiz. Tanıdıklarımızı da sevmeyiz. Biz pek kimseyi sevmeyiz.

Gelişen teknolojiye ayak uyduruyorum.

Özel bir şeylerse defter. Ama günlük notlar ise telefonun notlar kısmina.

telefon, tablet.

blog yazıyorum. her ne kadar 1 2 senedir birşey yayınlamasam da ortalama haftada 1 makale çıkıyor. 3 tane laptopum var, bu yazıların hepsini hala gözden çıkaramadığım biricik bilgisayarım thinkpad x200s ile yapıyorum :) çünkü klavyesi at gibi at!

Kisisel notlar, anilar vs. deftere kesinlikle. gunluk notlar telefona.

Whatsapp'te sadece kendimin olduğu grup var oraya yazıyorum.

sır paylaşılıyorsa sır değil, bilgidir.

Ve evet, baz bilgileri paylaşırım.

ama sır? ı ıh.

Yok ben pek bir sey paylasmam.
Bir arkadas vardi birbirimize epey acik oldugumuz, onunla da gorusmeyi biraktim.

Bunun sebebi doğru kişileri bulamamış olman da olabilir ya da senin kendini içe kapatmandan dolayı.

25 yaşındayım. Hayatımda hiç yok öyle biri. Elbette eksikliğini hissediyorum. Kendime yetmeye çalışıyorum, yetemiyorum.

Dizlerini karnına çekip "benim arkadaşım yok" demek yerine ya durumu kabullen ya da değiştirmek için bir şey yap.

Yine de, çok iyi tanımadığın iş arkadaşlarına her şeyi anlatma.

Bir de bu işler karşılıklı emeğe dayalı. Sen birine ayda bir mesaj atıyorsan karşıdaki kişinin seni her gün aramasını bekleyemezsin. Ne verirsen onu alırsın.

Yani umarım.

Bütün sırlarımı paylaşabileceğim bir iki insan var ama hiçbir sırrımı paylaşmıyorum. Aslında kendimle ilgili pek bir şey anlatmıyorum.

Örnek: Her gün görüştüğüm arkadaşım kardeşim olduğunu yıllar sonra öğrendi.

Bir de sır paylaşmak ihtiyaç değildir bence.

Edit: Ayrıca dertlerinizi herkese anlatabilirsiniz, hatta anonim kimselere çok daha rahat anlatırsınız.

Edit 2: İş arkadaşlarını çok iyi tanıdığını düşünsen bile bir şey paylaşmamaya çalış. Öyle risk alınmaz. Herkes değişir, uygun şartlar oluştuğunda herkes her şeyi yapar.

Nö. Kapalı bir kapı, mutlu bir kapıdır.

her şey başka sır başka. herkesin kendine göre kişisel sırları vardır. bunları anlatma gereği duymak zaten sıkıntılı bi durum bence. sırların kendisinde sorun vardır arkadaşlık derecesinde değil.

sırrı kendine sakla demişler...

kimseyle çok derin sırlar paylaşmamaya özen gösteriyorum. iki kız kardeşiz zaten çok önemli bir mesele olduğu zaman hep ablamla paylaştım. daha fazlasına ihtiyaç duymadım o sebeple.

cogu seyimi bilen 3-4 arkadasim var. hepsini toplasan hakkimdaki her seyi biliyorlardir.

kiz arkadasima her seyi anlatmaya basladim, kucuk-buyuk demeden hayatimda benim icin onemli gordugum ne varsa oturup anlatmistim her seyi. sanirim hakkimda en cok seyi bilen kisi o su anda, aramizda gizli sakli olsun istemedim.

her gun gordugun kisiye (ozellikle is yerinde) her sirrini acmak pek dogru degil. dogru insanlar karsina cikacaktir elbet :) arayinca bulunmuyor.

Ben bu konuda çok kötüyüm her şeyi anlatıyorum çok samimi olmasam da

Kuzenim ve bi arkadaşımla paylaşıyorum. Bazı yakın arkadaşlarımla bazı şeyleri paylaşıyorum.

Evet paylaşıyorum. Google benim girdiğim siteleri takip edip napsın anasını satim kafasındayım ben. Buna benzer olarak anlatılmayacak ne sırrımız olabilir ki? Her şeyimi anlatırım farketmez.

Hatta telefon şifremi, sosyal medya şifrelerimi falan bilirler. Arkadaş önemli bir şey.

Kimseyle her sırrımı paylaşmam.
Aslında paylaşacağım -bilgi diyelim- paylaştığım kişinin kapsama alanına girmemesi lazım. Aslında onu hiç ilgilendirmesin ki:
- Sonra ona bunu neden anlattım ki, şimdi yanlışlıkla ağzından kaçırabilir diye düşünmeyeyim
- Anlattığım kişiyle ilgili önyargıları olur, arası durduk yere bozulur
- Bana akıl verecekse objektif olarak kalması lazım
Dolayısıyla her bir arkadaşıma farklı konuda kalbimi açıyorum diyelim.

Kesin bilgi; işyeri arkadaşına sakın hiçbir sırrını anlatma.

ciddi sırlarımı kimseyle paylaşmadım şu ana kadar. ketum bi tipim zaten, bir şeyler anlatmayı genel olarak sevmem; anlatma ihtiyacı hissetmiyorum.

Her arkadaşımla farklı sınırlarım var, bazı konularda bunu karşılayabilecek kimselerle konuşurum mesela nerede yorum yapmaması gerektiğini bilen,konuşulan şeyin yalnızca paylaşım olduğunun farkında olan kişilerle.

Sır dediğim mesela bişey hakkındaki samimi düşünceleriniz. Bu olmadan arkadaşlık ve samimiyet de olmaz diye düşünüyorum. Aynı kafada değilsek zaten görüşmeyelim diyorum kendi kendime. İş arkadaşlarıyla samimi olmamak da imkansız bence. Zaten samimi olamıyorsan onlarlayken rahat değilsen o iste uzun vadede çalışamazsin bence. Sonuçta uzun süre bir arada olmak zorundasın.

sır ile "bişey hakkındaki samimi düşünceler" birbirinden o kadar alakasız şeyler ki cevabımı dediğin şey üzerine revize edemiyorum ne yazık ki.

uyuyarak.

xanax

Kaza videoları izliyorum. Kısa bir süredir TV8'de yayınlanan Yemekteyiz programının bölümlerini youtube'dan izliyorum (Part 2'nin sonundan part 3'ün sonuna kadar falan).

Hatta bir bölüm yemekteyiz bırakayım, troll bir arkadaş var bu bölümde (ev sahibi): www.youtube.com

Bu konuyla alakalı olarak şu videoyu da şuraya iliştirmek istiyorum: www.youtube.com "akışta olmak" diyerek bahsettiği kısım önemli.

hobiler bunun için var

kendimi disari atiyorum. daha once gitmedigim bir yere, kalabaliga karisiyorum. cok ise yariyor

telefonun çekmediği yerlerde kamp yaparak.

Kalabalık kısmı hariç fakyoras +1. Mümkünse etrafımda insan olmasın çünkü insan demek stres demek. Biri yolda balgam atıyor falan, şalter kapatıcaz diye beyine iyice kısa devre yaptırmaya gerek yok.

Fiziken yorulmam gerek.

Spor. Uzerinede bol proteinli bi ogun yedikten sonra insan mutlu ve uykusu gelmis oluyo.

O da kesmez ise masturbasyon.

8 saat uyuduktan sonra sabaha pamuk gibisin.

Yürüyüş, çalışma ve Family Guy

Meditasyon.

kek yapıyorum. hamuru karıştırdıkça ve meyveleri minik minik kestikçe ne dert kalıyor ne tasa.

Et.
Cekirdekisiz sari uzum ve soguk su.
Iyi bir kavun.
Kelle paca.
Midye.
Space shuttle launch videolari.
Sinemada iyi bir film. (evde degil).
Segs.
Kabak tatlisi ve soguk su.
Ates yakmak. Bunu yapamıyorum yer yok.

Yemek tarifi videoları izlemek bana iyi geliyor.

çalışıyorum ya da piano çalışıyorum. her türlü çalışıyormuşum :/

bu denli öfke genelde hayattaki başka sorunların dışa vurumu oluyor, psikolojik destek alıp trafikle alakası olmayan, çözülmesi gereken sorunlarını çözmeye çalışabilirsin.

Senin durumunda genelde hic bir sey yapmıyorum, yoluma devam ediyorum, mallar ne yaparsa yapsın. Hiç bir şey yapmamak görmezden gelmek yine bir cezalandırma stili benim için.

Hocam, biraz sinirlisin ama kimseyle tartışma trafikte, burası Türkiye, çeker vururlar, 1 sene yatıp hayatlarına devam ederler.

ben kisisel algilamiyorum, adam selektor yakiyor uzunlari cakiyor, biraz korna caliyor sinirinden kopuruyor, ben ise trafigi tehlikeye atmayacak sekilde sollamami yapiyorum. Arkamda bir isik yaniyor diye neden sinirleneyim ki?

Böylelerinin kafasında bir çeki meşe odunu kırmak gerekiyor aslında, ama bunlar bir tane değil ki kendince cezalandırarak bitiresin. Kaldı ki, üstte denildiği gibi, burası Türkiye. Yani, orman kanunları işliyor. Çeker vurur, adama da hiçbir yaptırım olmaz ya da göstermelik bir ceza alır geçer. Aynısını sen yapsan, ömür boyu sürünürsün.

Ağız dolusu küfrünü yüksek sesle basıp geçeceksin. Belki içini serinletir. Uğraşırım dersen de bariz şerefsizlikler için whatsapp ihbar hatları vardı galiba. Onlara foto/video çekip gönderebilirsin eğer hâlâ varsa.

Sorunlu olan sensin gibi duruyor, lütfen sorunlarını çöz.

(bu cevabım ironi ve genel duyurunun tavrına bir eleştiri içermektedir)

gerçek cevap: yol verme ya ne veriyorsun, istediği kadar köpürsün, sağdan soldan girerler hiç bakmadan önüne dalarlar, 1 km geriden selektör yaparlar, makas atarlar, manyak dolu trafik. Ben küfrediyorum bol bol iyi oluyor, rahatlıyor insan tavsiye ederim. Kimse için kendi güvenliğini tehlikeye atma ama ani girişler çıkışlar yapmak zorunda değilsin, sürünsün köpek.

trafikte gurur, hirs, nefret olmaz. birak ne yapiyorsa yapsin. cezalandirmaya ugrasma. illa yapacam diyorsan en fazla kornaya bas gec.

olur da bulasirsan, aracinin konforlu ortamindan inip, normalde yuzune bile tukurmeyecegin, burnunu bile silmeyecegin bir o. cocugunu hayatina alma ve onunla muhatap olma tehliken var. o soforun hangi psikolojide oldugunu bilemezsin. belki o da birini öldürmek için can atiyordur. sacmasapan bir mesele yuzunden sen ve sevdiklerin yara alabilir.

muhatap olma kimseyle.

Ben de bazen sinirleniyorum da seninki biraz abartı gibi geldi bana, bu sinirle başına bi iş gelir sakin kalmaya çalış eşini çocuğunu düşün hocam.

Şu bir gerçek ki İstanbul trafiğinde sinyali verdiğin an arkandaki sana yol vereceğine gaza yükleniyor. Beni geçmesin, önüm kapanmasın diye düşünüyor. Bu amk çocukları yüzünden şehirler arası yolda en sağ şeridi kullanıyorum, arada orta şeride geçip kamyonu/tırı solluyor yine sağ şeritte onlar birbirini yerken yoluma devam ediyorum. Sol şeritte hep bi kaos hakim, herkes çılgınca selektör yapıyor, kimse kimseye yol vermiyor afdsghjs

Sakin kalmanın mümkün olmadığı durumlarda ise kornaya basıyorum, arabanın içinde sayıp sövüyorum ama yan yana gelip el kol yapmıyorum, ileriye götürecek herhangi bir eylemden kaçınmaya çalışıyorum. Katili, manyağı kol geziyor sokakta trafikte birine denk gelmeyeceğimiz ne malum.

Geçenlerde yolda ilerliyordum, arabanın biri birden biri yola atladı, sinirlendim. Sağından geçip önüne kırdım, yavaşladım bayağı birden -sanırım hayatımda ilk defa böyle bir dallamalık yaptım- sonra arabanın çakarları yandı xD. Neyse, sağa çektim, sivilmişler, bir yere yetişmeleri gerekiyormuş vs. vs. ehliyeti aldı, sonra "napıyorsun sen?!!11!111" falan dediler, ben de "siz ne yapıyorsunuz, birden yola çıkıyorsunuz" falan dedim. "Dua et bir yere yetişmeye çalışıyoruz" dediler. Sonra ehliyeti verip gittiler. Ben de içimden "ÇAKARLARINI YAK O ZAMAN GÖT!" dedim.

Trafikte sakin kalmayı şöyle sağladım: "Sadece on saniye, on saniye sonra hissettiğim öfke geçecek ya da o on saniye içerisinde saçma sapan bir şey yapacağım ve olay gereksizce büyüyecek, haddinden fazla büyürse bir taraf hastaneye gidecek, hiç gereği yok."

On saniye sakin kalmak önemli.

genel olarak sinirli bir insanım ancak kontrol ediyorum. hayatımın hiç bir sıkıntımın dışa vurumu da trafikte ortaya çıkmıyor direk saf deliriyorum trafikte.

o kadar saygısız bir toplumuz ki trafikte bile birbirimizi taciz ediyoruz. yada trafikteki hareketleri taciz gibi yapıp kendimizi de trafikte tacize uğramış gibi hissediyoruz yada hissediyorum ki deliriyorum.

örnek olarak sola mercedes ile sollamaya çıkıyorum arkamdan fiesta gelip bana deli gibi selektör çakıyor. gaza basıyorum toza buluyorum sora yanına yanaşıyorum ne yapıyorsun diye adam benden kaçıyor. bu taciz değil de nedir?

sonuç olarak kendimi kontrol falan edemiyorum. trafikte bu insanlara ders vermeye çalışıyorum ki bence çok saçma bir hareket. en doğrusu bu kadar malozun trafikte saçma sapan araba kullandığı bir ülkede kimseyi takmamak en güzeli keşke yapabilsem.

yalnızca ilk paragrafı okudum. sorun sende. bu kadar öfke normal değil. malesef ülkemizde öfkelenmek, yakıp dökmek normal hatta havalı bir şey gibi görülüyor ama psikolojik bir sorun. nedeni kompleks oluyor genelde.

Hocam ben de senin gibiyim. Haksızlığa, salak yerine konmaya çok sinirleniyorum. Genelde küfür ediyor ya da kornaya basarak sinirimi atıyorum. Birde bazı şeyler geliştirdim kendimce o selektör yapanlarla bazen oynuyorum bildiğin. Örnek vermek gerekirse duble yoldayım ve baktım arkadan biri geliyor ve selektör bile yapmadan sağdan geçmeye çalışıyor. Bu durumda eğer sağda önümde araç varsa arkamdaki beni sağdan geçemeden o araçla aynı hizaya geliyorum ve bir süre o şekilde gidiyorum. Bu denyo tabi sağımdan geçemeyince arkama geliyor, selektör, uzun vs açıyor. Hiç oralı olmuyorum canım isteyince diğer aracı geçip yol veriyorum. Benzer şekilde ışıklarda falan emniyet şeridinden gelip önüme geçmeye çalışan varsa şeritle emniyet şeridini ortalıyorum kimse geçemiyor. Hem sinirlenmiyorum hem de onları sinir ettiğim için mutlu oluyorum.

"Önceden döverdim, dayak yerdim" bu cümle dahi kendinizle barışamadığınızı gösteriyor. Siz de hepimiz gibi sineye çektiniz, takmadınız. Neden "geçmişte bunları da yaptım ama artık durulmam lazım işte :/" diyerek kendinizi bize ispatlamaya çalışıyorsunuz ki? Biz kimiz, trafikteki magandalar ve denyolar kim?

bruce +1

Konunun trafikle pek alakası yok gibi duruyor.

Haksızlığa tahammül edemiyorum ben de . Benzer duyguları yaşıyoruz.

Valla öfke kontrolü bende de henüz yok fakat eşimle bir çok kez tartıştık kontrolsüzlüğüm yüzünden. Bu tartışmalar neticesinde bir nebze olsa törpülendim :)))

Yavaş yavaş duyarsız hale geleceğim sanırım.

cevap: evli değilseniz evlenin :)

biraz fazla sinirli olabilir misiniz?
ben de trafikte sinirleniyorum ama kimsenin kafasını patlatasım, şeritten dışarı atasım filan gelmiyor. canımı yolda bulmadım ben. senden sinirli manyağın birine denk gelirsin, iki tane sıkar hayatın kayar.

sakin olmakta faide var. gerekirse psikolojik destek.

Bunu yapma gerekçelerini ne olarak açıklamışlar pekiyi?

@monogram, "ücretler / tarifeler değişti / arttı" demişler.

Müşteri memnuniyeti açısından olumsuz ama kendi tasarrufları sonuçta. Yapabilirler.

böyle bir şey yapamazlar. operatörler kimsenin babasının malı olmadığı için fiyatı kafalarına göre artıramazlar ne münasebet. önce senin iş arkadaşına, abi biz böyle böyle düşündük ama sen ne dersin diye bi sormaları lazım. arkadaşın onaylarla tüm türkiyede o fiyattan satabilirler. böyle bir durum karşısında ise arkadaşın olağanüstü genel kurul toplantısı talep edip şirketi lağvedebilir. bu onun en doğal hakkı.

Vodafone’sa yapar. Her şeyi beklerim onlardan. Boykot listemdeki belki de tek firma

Taahhütlü bir pakette böyle bir şey yapabileceklerini düşünmüyorum. Arkadaş imzaladığı taahhüt metnini bulabilirse bir kontrol edebilir ve bir avukata danışsa iyi eder diye düşünüyorum.

muhasebecinize danışın.

hocam gel ilac bende
[email protected]

baska bir arkadasa yazdigim maili aynen buraya yazıyorum

1 - önce müşteriyi bul
fiyat teklifi ver
kabul ettir
proforma gönder
ödeme al

buraya kadar tamamız herhalde?

2- gümrükçü ye vekalet ver
istanbul da var saglam gümrükçü
beyanname bası 150-200 tl civarı alırlar

3- nakliye
a ) müşterinin nakliyecisi ise
sizin sorumlulugunuz musterinin dedigi yere malı getirmek
nakliyeciden gümrük bilgilerini alın
gümrükçümüze bilgileri verin
faturanıza istinaden beyanname acacak
faturayı kesmeden bilgi alırsınız

b) nakliyeyi siz ayarlıyorsanız ( proformada belirteceksiniz nakliye bedeli bu kadar diye )
bulun nakliyeci - hatta biz yardımcı oluruz yükün boyut agırlıklarını cinsini verirseniz
fiyatı ve transit süresini söylediniz kabul etti müşteri
yine aynı sekilde gumruk bilgilerini alacaksınız faturanıza istinaden beyanname acılacak
malı da nakliyecinin dedigi yere getireceksiniz

aktif bir iş varsa yardımcı olabiliriz.

Ek bir soru sorarak araya kaynıyorum izninizle; Bunu karşıdaki kişiye iletirken beklentiniz ne olur? Yalnızca bilgilendirmek mi, müdahale etmesi mi? Nedir?

İletmem ne gerek var. Çok rahatsız olursam yerimi değiştiririm.

Valla ben laf atıldığında (evet yanında laf atıldı)
Bir süre sonra söylüyorum 2-3 dk gibi

Bence o olayda kadın söyleyebilir. Tanıdık biri yapsa ben de söylerdim. Ortak arkadaş ortamından biri bana söylese kesinlikle söylerdim.

Hayır.

hayır.

no

Iletmem mal miyim ya? Yerimi falan degistiririm. Kizda yanlislik var zaten Berkay duymamis, Arda yanina gelince sana ne soyledi diye hemen atlamis. Bu kiz da hemen dokuluyor.

Ayrica bahsedilen mekan o kadar kucuk bir yer ki ve unlu olmayan kimse giremiyor oraya, herkes tanidik.

Berkay da ne kadar ozguvensiz bir erkek, bu kadar herkesin tanidik oldugu bir ortamda birisi karisinin kulagina bir sey soyluyor diye hemen atlayip ogrenmeye calisiyor. O zaman o mekanda isin yok. Zaten teknik olarak da isi yok 1 yasinda cocugu var, o ortam oyle bir yer degil herkes bekar ya da sevgilisiyle geliyor.

Niye hayır anlam veremiyorum. Hıyarın biri kiz arkadasimi bakışlarıyla rahatsiz etse ve kiz arkadaşim buu bana soylemeseydi inanilmaz moralim bozulurdu.

eveet.

bunu söyleyen kadın kezbandır

yetişkin bir insan olduğum için iletmezdim, sevgilim yokken kime söyleyeceksem/nasıl davranacaksam öyle davranırdım.

ta ki fiziksel ve rutin bir hal alana kadar, o zaman söylerim yani o da beni kurtarsın diye değil de ilişkimize saygıdan.

Levrek levrek. Fırında muhteşem oluyor. Çok güzel yaparım (Valla).

levrek demeye geldim ben de. kesinlikle levrek.

bir de lüfer olabilir belki.

Levrek başladır hocam, levrek dene.

lüfer de güzeldir ama bulabilirseniz. senelerdir doğru düzgün yok.

Çinekop

mezgit tabii ki bayılırım

büyük bir çipura hayranı olarak sana şu an hayatının balık tavsiyesini veriyorum: akya

Levrek ve mezgit. Tavada seviyorsanız mezgit kesinlikle.

çinekop <3

Balik diyince akla lufer gelmeli.cupra ve levreklerin cogunlugu ciftlik baliklari ben yememyi tercih ediyorum.ayni sey somon icinde gecerli.marketten aldiginiz somonlar ciftlikten gelen arkadaslar.uzun suredir cok fazla reklami yapiliyor ama ileride pardon denecek turlerden birisi.kisaca iyi bir balik yemek istiyorsan lufer ye ve simdi tam zamani.

2-3 gün önce haber vardı artik yaya gecidinden geçenlere ceza var diye ama hiç inandirici gelmedi. Ciddi ciddi uygulamaya soksalar bu ceza işini(ki ufak olasilik), 5 yıla baya düzelme sağlanır bence

eksisozluk.com

al

kasisle olacak is degil malesef, mevcutta kasis olanlar var.

bu ulkere en buyuk itici guc para. durmayanlara para cezasi versen herkes durmaya baslar :)

taksi soforleri ceza yazilmaya baslamasindan sonra musterilere "kemerinizi takin lutfen" demeye basladi. o guruh bile yapabiliyora herkes yapar.

İsveç'teyken İsveçli arkadaşım "Burayı nasıl buldun, beğendin mi?" diye sordu. Ben de cevaben özellikle araç sürücülerinin yayalara her zaman yol vermesinden çok etkilendiğimi söylemiştim.

Çok şaşırmıştı ve bana dediği şey şuydu: "Ama zaten yol vermezlerse cezası var? O yüzden yol vermek zorunda kalıyorlar."

İşin özü sıkı denetim ve ceza ne yazık ki.

Her yaya geçidinin başına bir trafik polisi koyulacak, yaya geçerken durmayan sürücülere ceza kesilecek. Ara ara bu şekilde denetimler olursa belki sürücüler durur. Fakat bu uygulamadan haberdar olamayan sürücüler nedeniyle, birkaç yayanın canına mal olabilir.

Sözlükte bahsedilen doğru, bizzat yaşadım, çapraz durup yan şeridin önünü kesmeseydim değneğiyle karşıya geçen yaşlıya yanımdaki araba bindirecekti.

olay ceza degil, egitim. avrupa'da evet cezalar var ama her yerde kamera yok. gecenin 3'unde sehrin en ucra kosesindeki bir sokakta bile insanlar ayni hassasiyeti gosteriyor cunku yayaya ve insana saygi var. ama ayrica yayalar da yaya gecidi olmayan yerden yada kendilerine kirmizi yandiginda karsiya gecmeye de calismiyorlar. hersey karsilikli. turkiye de once yayalar kendi can hayatlarini dusunup yaya gecidinden ve sadece kendilerine yesil yandiginda gecmeye baslasin. daha sonra arabalarin yaya gecitlerine saygi gostermesini beklesin.

@crucio +1000
bu durumun tek müsebbibi şoförler değil, yayaların da atlamamayı öğrenmesi gerek. yaya geçidi kullanan, 30 metre ilerideki yaya geçidine yürümeye zahmet eden kaç kişi var ki?

cezaysa yayaya da kesilsin ama okullarda seferberlik halinde bu eğitim de verilsin; üzerine durulsun.

Cok derin bir mevzu. Sadece bu sorunu cozmek ya da cozmemek mumkun degil. Bu bir paketin parcasi. Yani bir ulkede hukukun h'si yok mesela, egitim berbat, diyelim ki kamusal sureclerin denetimi yok.. Bunlar oylece dursun, ama yaya gecidini duzeltelim - mumkun degil.

Once suruculere ceza kestirebilecek kadar populist olmayan bir icisleri bakani lazim. Oradan baslanabilir..

www.google.com.tr

malesef bizde durum eğitimle falan da çözülecek gibi değil. eşek yine aynı eşek olduğu için istediğin kadar eğit, para cezası kes yine olmayacak. kültürümüzde yok, büyüme şeklimizde yok, ailede yok, yok oğlu yok yani. komple toplumu silip baştan kodlamak gerekiyor. ve bunu sadece trafik için değil tüm sosyal hayat için yapmak gerekiyor. mümkün mü? değil. o yüzden 20 yıl da uğraşılsa bu ülkede malesef bazı şeyler düzelmeyecek.

2 hafta amerikada kalıp 2 gün önce döndüm. şuan istanbulda araba kullanmak istemiyorum. her yurtdışından dönüşümde nefret ediyorum ülkemin insanlarından. 40 dakikalık yolculukta kaç defa önüme geçmek için canımı, malımı hiçe saydılar, sinyal bile vermeden sağdan soldan sıkıştırdılar belli değil.

Türkiye tam bir fırsatlar ülkesi. Yaya geçidindesin, sana kırmızı yanıyor, aracın geldiğini görüyorsun ve yine de kendini yaya geçidine atıp karşıya geçiyorsun. Araç sahibisin, ışık yok fakat yaya geçidi var, yayaları umursamadan basıp geçiyorsun. Geçme fırsatın varsa, ışık varsa da yoksa da geçersin, burada böyle.


Benim asıl anlam veremediğim, bu şoförler aynı zamanda birer yaya da. Yani, her yere arabayla gidemeyeceklerine göre, yürüyorlar da. Yayayken şoförlerin yaptığı bu kural hatalarına söverken, araçtayken sövdükleri şoförlere dönüşüp bu defa yayalara sövüyorlar. Aklım almıyor.

Edit: demek istediğim, bu saçma durum öyle bir kanıksanmış ki, eğitimle falan değişmesi mümkün değil. Yağmurlu, fırtınalı havada bile insanlara yol vermiyorlar. LAN SICACIK ARABADASIN? Bırak da geçsin insanlar işte.

Eğitim kısa zaman için hikaye, en az 3 nesil geçmesi gerekir ki o arada eğitemediğiniz öküzler de üremeye devam eder.

Çare kesinlikle her yaya geçidine kamera ve para cezası.

Avrupa'da kedi gibi olan gurbetçinin TR sınırlarına girdiği an trafik canavarı kesilmesinin tek açıklaması bu. Bizde ceza az ve de yakalanma riski az.

Bayılırım. En sevdiğim bolumlerden biri de "siz albümleri korsan indirdiğiniz için Lars Ulrich havuzuna köpek balığı alamıyor" bolumuydu. Chinpokamon da güzeldi.

hayır

enfes

genel olarak seviyorum ama son sezonlarda işledikleri konular ve işleme şekilleri fazla tahmin edilebilir oldu bence. 20 küsur sezon olmuş gerçi, o da normal.

Tum bolumlerini degil ama cogunu evet. Ornegin son bolumde okullardaki siddet ile kadinlarin ezilmesini basarili bir sekilde baglamisti.

ünideyken -2000'lerin başı- seviyordum..

Seviyorum, cnbc-e olduğu zamanlarda -ya da tvde herhangi bir şekilde- denk geldiğimde izliyordum ama özellikle açıp izleyeyim demedim. keza simpsons da bu şekilde.

muhteşem.

1 2 bölüm dışında hiç izlemedim. Aşiri uzun olduğu için bu saatten sonra da izlemem muhtemelen. Ama konsept olarak seviyorum yani böyle bir dizinin olması iyi bir işaret.

seviyorum.
ama senelerdir izlemiyorum.
denk gelirsem izlerim ama özellikle açıp izlemem sanırım.

seneler önce son izlediğim bölümlerde rutinleştiğini hissetmiştim.

hastasıyımdır. Hatta bilgisayarımın kullanıcı adı eric cartman slkdjfgsd. 2000'lerin başında altyazıları yokken izlemeye başladım, "listening" gelişimimi south park'a borçluyum desem yalan olmaz. Elde sözlük durdura durdura izlediğim olmuştur.

Hastalıklı bir zihnin ürünü, başkan, şarkıcı demeden herkese giydirebiliyor. Hiçkimseden çekinmeden senaryo yazıyorlar. Eric cartman'ın elinin jeniffer lopez olduğu bölüm, stan'in babasının ot içmek için bilerek testis kanserine yakalanması, "simpsons already did it" bölümü...

Alışılmışın dışında olduğu için seviyorum.

bayılıyorum. aaa hatta bi tane cartman'lı tişörtüm vardı bak aklıma geldi şimdi ne zamandır kayıp. akşam eve gidince arayıp bulayım. :)

hastasıyım

Zamanında bir iştahla tüm sezonlarını indirmiştim ama bir iki bölüm izleyip sıkıldım. Bana hitap eden bir şey değil.

yes

Southpark, Family Guy, Futurama, American Dad bilip de sevmeyen varsa hiç ortak yönüm yoktur o kişiyle.

Hevesle birkaç sezon indirdim birkaç bölüm de izledim ama beni sarmadı nedense. Birde karakterlerin sesi kulağımı feci tırmalıyordu. Devam etmeme sebebimin esas sebebi de bu sesti.

cnbc-e zamanlarında severdim de şimdi denk gelse de oturup izlemem herhalde

En sevdiğin dizi ne deseler düşünmeden vereceğim tek cevap.

En sevdiğim müzikal de tartışmasız south park: bigger, longer, uncut.

Ben south park aşırılığını seviyorum, bir çok insana fazla geliyor ama :D

Randy gelse de bir cock magic yapsa şurada. :D

Son olarak, keşke randy gibi bir babam ve butters gibi bir çocuğum olsa haha :D

üniversitede takip ederdim, filmini de izlemiştim ama yıllardır oturup izlemedim aklıma gelmiyor bile.

en yüksek puanlı bölümlerini izledim, onun dışında özel olarak bi ilgim yok.

Lisede izler izler geyiğini yapardık, kyle'ın anasına az sövmedik şunun eşliğinde.
youtu.be

kendisiyle büyüdüm, evet.

ben severim ama pek takip etmiyorum artık
iğnelemeleri tespitleri ve mizahları bence güzel

dayanıklı/sağlam ve biraz büyükçe rüzgar gülleri tamamen olmasa da bir nebze uzak tutabiliyor. "kuşkovar" diye arattığında bulabileceğin materyaller de var ama yer kaplaması-estetiksiz duruş vs. ile tercih edilmeyebilir. Dediğin gibi cd ya da poşet gibi nesnelere karşı bağışıklık kazanan canlılar bunlar.

Rüzgâr gülü

www.gittigidiyor.com

Balkonu kapattırdık biz.

Hatırladığım kadarıyla birkaç, ay önce türkçe altyazı yoktu, yani internette bulamammıştım. DVD'de de olduğunu düşünmüyorum bu yüzden.

Yazsam roman olur. Ben şunu bırakıp kaçayım

www.youtube.com

cahildim dünyanın rengine kandım
(bkz: ahirim sensin)

ben yoruldum hayat:)

www.youtube.com

bu anlamda dinlediğim en iyi eser Aşık Veysel'in "Hiçbir Türlü Bulamadım Ben Beni" adlı türküsü. Bambaşka. İlk dinlediğimde çok şaşırmıştım hatta.

www.youtube.com

Aşık Veysel - Beni Hor Görme Kardeşim

www.youtube.com

Aşık Veysel - Dostlar Beni Hatırlasın

www.youtube.com

*bu konuda boşu boşuna'ya zirvede yer vermek gerek zannedersem.
www.youtube.com

*mesela hayatın özetini, acısını ve süregelen monotonluğunu şu türküde bulamaz mıyız?
unutursun mihribanım - www.youtube.com

*dinlerken boşa geçirdiğin ve çeşitli sebeplerle gram zevk alamadığın ömrü hatırlatırken daha bir can yakıyor dinlemesi:
uyandım sabah ile - www.youtube.com

*yalnızlığın ve hayatın acılarını tek başına yaşamanın ezgilere bürünmüş hali:
bu yıl benim yeşil bağım kurudu - www.youtube.com

*tam olarak türkü değil ama bunu da çok severim:
ömür dediğin - www.youtube.com

işyerindeyim. Youtube linklerini açamıyorum ama benimkiler:

1- Yemen türküsü
2- Giresun'un içinde
3- Bu Kadar Cevretme Aziz Sultanım

aklıma geldikçe ilave yapacağım :)

Yalan dünya - neşet ertaş
Cahildim dünyanın- neşet ertaş

çok var aslında :)

www.youtube.com (arif sağ - sözde ben bir insan olmaya geldim)
www.youtube.com (ali ekber çiçek - haydar haydar)
www.youtube.com (neşet ertaş - gönül dağı)

@havadakarada arabesk demedim türkü dedim :)

"Ne yapsan olmuyor gözüm, terk etmiyor bizi hüzün..."

-


üzgünüm :/

Usually not here. 10 yildir bu yaziyor herhalde.

Available

no signal.

Yıldızlara iyi bak delikanlım

in solis sis tibi turba locis

.

. var sadece.

Hayat her zaman ballı börek değildir.

gnr şarkısından bir dize. seneler önce, eski sevgilim sevgilim olmadan birkaç gün önce benden habersiz sonraki dize yapmıştı durumunu. köprünün altından çok sular aktı, hikaye bitti ama durumlar hiç değişmedi. sanırım değiştirirse terk ettiğinden daha çok üzülürüm, sebepsiz.

Ars longa vita brevis

Life is unfair, kill yourself or get over it.

Tanısanız sevmezsiniz.

All we need is just a little lahmacun

Ya statüsüssünüz, ya statüs sizsiniz.

cali mi kusu??
bi ucak var imoji olaraktann

Bakiim ne yaziyormus harbi unuttum..

Away diyormus. Gercekten cok orjinalim.

20.000 Miles to an Oasis

ay emojisi.

And how can we win, when fools can be kings?

Muse'un Knights of Cydonia şarkısından sevdiğim bir cümle.

Bundan önce de Tebrik değil, tevkiftir o.. yazıyordu. G.O.R.A'dan Erşan Kuneri'nin meşhur repliği.

"Quis custodiet ipsos custodes?"

"40 yıldır oturum açmayan adam şimdi oturum açtı" ahaha yazsa komik olurdu bence. Liseliler bilmez.

ni dieu ni maitre olmalı. Bakamıyorum :(

Su

don't touch only watch

"melinda was mine."

estranged

Kuşları çeken bir şey var, bilginize. Eski bir haberden alınma, pilot göçmen kuşlar hakkında bilgi veriyor kuleye.

İşimdeyim gücümdeyim
Her zaman bu yazdı.

"Heyder! Ayem yuzing vatzap" yazıyor. Böyle okunduğu gibi.

Lorem ipsum dolor sit amet

-wtf?

"namütenasip"

"Nel mezzo del nulla"

watsapp'in default durumu. Degistirmedim.
Birinde gormustum, "Merhaba. Ben watsapp kullanmiyorum." yaziyordu:)

pati emojisi var :)

woher kommt diese verschobene Wahrnehmung?

geldiği yer de burada : www.youtube.com

i haven't even begun to peak

Göz Göz Göztepe..

"tecellinin içinde ecel durur" yazıyor, çok sevgili Birhan Keskin'den...

always blue

"omnipresence would demand omniabsence"

Canımızdan çok sevdiğimiz İsveç'imizin canımızdan çok sevdiğimiz progressive metal grubu Pain of Salvation'ın canımızdan çok sevdiğimiz albümü be'nin canımızdan çok sevdiğimiz açılış parçası Animae Partus'unun canımızdan çok sevdiğimiz bir dizesi.

O zaman dans renk türlü dans eden emojiler

I never saw a wild thing sorry for itself...

Yine de Pluton'da kahvaltı edebiliriz ne de olsa tekrardan gezegen saydık.

Oldu o zaman...

130718

Yerçekimsiz, suskun ve yıldızlı

yağmurdan önce

poşet gibi uçuyoruz

Çok politiksiniz, keşke allah belanızı verse.

sadece acil aramalar

Kilo aldim ben. Çünkü ac kalmayayim, düzgün yemek bulunca yiyeyim de doyayim gibi bir psikolojiye giriyorsunuz. Bir de aksamlari abur cubur yeniyor ortam olunca. O yüzden bi miktar aldim ama abartili degil 1 - 2 kilo.

85 gidiş 78 geliş. İki yıldan fazla oldu biteli. Hâlâ 78'deyiz hamdolsun.

+10 kilo tam. Kıyafetler komple değişti.

Kilo aldım. Yemeklerin maşallahı varsı

vucut olarak toparlamıştım. düzenli hayat ve sporun faydaları

zayıfladım sinirden .mk. şu celpler açıklansa da gitsek.

Çok mecbur kalmadıkça karargahtan dışarı çıkmamıştım, göbek bağladığım tek dönemdi askerlik günlerim tüm günüm kola içip abur cubur yemekle geçiyordu.

Askere gittiğimde çok fena bir haldeydim. 1.79 boya 116-117 kilo idim, 6 ayda (5 ay 5 gün) sonunda eve döndüğümde 80-81 kiloydum. Askerden geldim geleli de (10 yıla az kaldı) 85 kiloyu hiç geçmedim.

Nedeni, bol spor bolcana da stres :))

acemide 3 kilo verdim. usta birliğinde 4 kilo geri aldım.

en büyük değimi saçlarım yaşadı. her sabah yastığıma dökülmüş saçlar günaydın dedi bana. geriye kadar açıldı saçlarım askerdeyken :(

Eğitim birliğinde ilk 3 ay ne verdim ne aldım. Ama bel bölgesinden yağ verdim. Kilom değişmediği halde kemerde 1 delik geriye gittim.

Sonraki 8 ayda 3-5 kilo verdim. Sabah kahvaltı yapmazdım, öğlen doğru düzgün yemek yemezdim

Bir de sakallarim yoktu askerde, jileti vurmaya baslayinca sakallarim cikti su an hayvan gibi sakalim var.
Bana sen kosesin, bu saatten sonra daha çıkmaz cikacagi bu iste diyorlardi.
Jiletle tras olmaya baslayinca costu askerde.

10-15 kilo aldım.

28 kilo verdim kısa dönemdim.106kg dan 78kg a düştüm :) sonra geri aldım aklımı şeeediyim.

Kilo aldim.

ilk 21 gün acemilikte 7 kilo verdim. usta birliğinde nispeten toparladım.

İlk 6 ay at gibi kilo aldım. Baktım olacak gibi değil, geceleri bölük komutanının commute bike’ını çalmaya başladım. Her gün 1 2 saat bisiklete binince toparladı.

80 gidiş 68 geliş, üstelik geceleri dürüm eksik olmuyordu yatmadan önce

Benim gördüğüm kadarıyla askerde herkes ideal kilosuna doğru meylediyor. Boy eksi 10 kilo civarına doğru seyrediyor. Eğer kiloluysan zayıflıyorsun, zayıfsan kilo alıyorsun. Tabi bunun bir sürü istisnası var, bu söylediğim "genelde" olan.

Ben 187 boya 91 kilo gidip 5 ay sonra 78 kilo olarak çıktım tornadan.

Kısa dönem. 7-8 kilo verdim.

Kısa dönem once verdim 5 kilo kadar 62 den 57 lere düştüm sonraki 4-5 ayda verdigimi geri alip uzerine 5 kilo aldim gidiş 62 dönüş 67 gibiydi

kısa dönem. 8-10 kilo verdim.

81 kg olarak gittim 64 kg olarak döndüm. kısa dönem.

yaklaşık 10 kilo vermiştim.

64 gittim, 6 ayın sonunda 74 olarak geldim. geldikten iki ay sonra 64'e düştüm.

Öğle yemeğinde kebap, akşamları çift menü yiyordum burger king'den. bizimki öyle bir birlikti........

78 gidiş,
5 hafta acemilik dönüşü 72,
4 ay usta birliği sonrası 78.

20 kilo civarı verdim.
hiç spor yapmadım desem yeridir.
tamamen düzenli yaşamla alakalı oldu benimki.

edit: kısa dönem.

91 gidip 81 döndüm. aslında daha fazla verdim ama denetleme sonrası 2-3 kg aldım geriye.

beethoven 5, moonlight sonata, fur elise
daha romatik biseyler icin rach 2-3
chopin nocturne ya da allah ne verdyise -sizforen gibi caldigi icin bi gobek havasi caliyor bi aglamakli, her ihtiyaci karsiliyor-
liszt yine herzaman gideri var, abdulhamid'e bile calmisligi var istanbul'da yanlis hatirlamiyorsam.
cok cok daraldiysam wagner, ride of the valkyries

Dynoro - in My Mind
www.youtube.com

lucky Luke - Cooler Than Me
www.youtube.com

Fukk Sleep
www.youtube.com

aşık veysel - hiçbir türlü bulamadım ben beni

www.youtube.com

yillarca aradim kendi kendimi
hicbir turlu bulamadim ben beni
hayal miyim ruya miyim bilinmez
hicbir turlu bulamadim ben beni

insan miyim mahluk muyum ot muyum
ekilir bicilir bir nebat miyim
yoksa gorunuste bir sifat miyim
hicbir turlu bulamadim ben beni

varligim yoklugum bir veysel adim
kalacaktir gok kubbede ses kadim
elli uc yil kendi kendim aradim
hicbir turlu bulamadim ben beni

Ayrıca:

Joe Satriani - Asik Veysel

www.youtube.com

www.youtube.com

birbirinden alakasız şeyler dinliyorum:

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Spotify- French Cafe Lounge.

Çalışırken ideal fon kendisi.

Haramiler - Mavi Duvar
www.youtube.com

S.A.R.S. - Perspektiva
www.youtube.com